Sürekli Mesleki Gelişim

Antikolinesterazların Dolaylı Etki Kalıbı

Bu derste Prof. Dr. Kemal BUHARALIOĞLU dolaylı etkili kolinomimetik ilaçlar olan antikolinesterazların temel etki mekanizmalarına bağlı olarak ortaya çıkan doğrudan etkili kolinomimetiklerden farklarına değiniyor. Bu farklılıkların antikolinesterazların etkili olması için gerekli koşulları, klinik kullanımları ve yan etkileri ile bağlantısını kuruyor.

1. Antikolinesterazların etki süreleri klinik kullanımlarını belirler. Etki sürelerine göre üçe ayrılırlar: Kısa (edrofonyum; myastenia gravis (miyasteni hastalığı) teşhisi), orta (piridostigmin; myastenia gravis tedavisi) ve uzun etkili (ekotiyofat; glokom-artık kullanılmıyor). Asetilkolinesterazı geri dönüşlü (kısa ve orta etkililer) veya geri dönüşsüz (uzun etkililer) inhibe ederler. Antikolinesterazlar asetilkolinesteraz inhibitörleri veya kolinesteraz inhibitörleri olarak da anılırlar.

2. Temel etki mekanizmaları betanekol gibi kolinerjik reseptörlere doğrudan bağlanmak değil asetilkolinesterazı inhibe etmektir. Ardından, asetilkolin sinaptik aralıkta birikir ve kolinerjik reseptörleri aşırı uyarır (dolaylı etki).

3. Kolinomimetik etkileri doğrudan etkili agonistlerden önemli farklılıklara sahiptir. Bu farklılıklar;

4. Asetilkolin birikmesine neden oldukları için selektif etkili olamazlar: Hem muskarinik hem de nikotinik reseptörleri etkilerler. Yan etkileri, bu nedenle, daha fazladır. Örneğin, piridostigmin nöromüsküler kavşakta asetilkolinin nikotinik reseptörlerini uyararak myastenia gravist’e (miyasteni hastalığı) terapötik etkisini gösterir. Ancak diğer bölgelerde muskarinik reseptörleri de uyarması nedeniyle karın krampları, diyare, salivasyon ve bronşiyal sekresyonlarda artış gibi hastayı rahatsız eden muskarinik yan etkiler de ortaya çıkarır.

5. Antikolinesterazlar farmakolojik etki ortaya çıkarabilmek için kolinerjik inervasyona ihtiyaç duyar. Dolayısıyla, asetilkolinesteraz inhibisyonunun farmakolojik etkileri kolinerjik sinir uçlarının inerve ettiği efektör bölgeye göre farklılık gösterir. Sinir sisteminin aşağıdaki bölümlerinde farmakolojik etkilere ve ilgili endikasyonlara sahiptirler.

a) Otonomik:

  • Gastrointestinal ve genitoüriner düz kasları kastırmaları sonucu paralitik ileus, atonik konstipasyon ve post operatif üriner retansiyon endikasyonlarına sahiptirler.
  • İrisin pupiller sfinkter kasını kastırmaları göz içi basıncını düşüren miyozis etkisi ile sonuçlanır; glokomda faydalı etkiye sahiptirler. Ancak gözün siliyer kasını da kastırdıkları için akomodasyon bloğu oluşur.
  • Bronşial salgıları artırmaları nedeniyle astım veya kronik obstrüktif akciğer hastalığı olanlarda, mide salgılarını artırmaları nedeniyle peptik ülser hastalarında dikkatle kullanılmalıdırlar. Bilateral vagotomiden sonra, antikolinesterazların gastrik motilite üzerindeki etkileri büyük ölçüde azalır.
  • Kalpte nervus vagus’un etkilerini taklit eder şekilde negatif kronotropik, dromotropik ve inotropik etkilerle kalp debisini düşürürler. Bu nedenle, bradikardi ve atrioventriküler blok gibi aritmili hastalarda kontrendikedirler. Kalp transplantasyonu geçirmiş hastada kolinerjik sinirler de kesildiği için antikolinesterazlar etkili olamaz. Kolinerjik inervasyonu zayıf veya olmayan damarlarda etkisi oldukça zayıftır veya yoktur. Bu nedenle antikolinesterazlar damar tonüsünü etkileyemezler.

b) Somatik: Asetilkolinin nikotinik reseptörleri aracılıklı iskelet kası kasılmasına neden olduklarından miyastenia gravisde terapötik etkiye sahiptirler.

c) Santral: Santral sinir sistemine geçebilen antikolinesterazlar (takrin, donepezil, rivastigmin ve galantamin) korteks ve bazal ön beyinde kolinerjik eksiklikle belirgin klinik durumlarda (Alzheimer hastalığı ve benzeri bilişsel bozukluklar) ılımlı semptomatik fayda sağlarlar.

İlgili Videolar