Bilimsel gerçekleri kültürel bağlamından ayrı düşünmek sık yapılan bir hatadır. Bu derste Prof. Dr. Kemal BUHARALIOĞLU sempatik ve parasempatik terimlerinin tarihsel ve etimolojik kökenlerini açıklayarak bu kavramların daha açıklayıcı olmasını sağlıyor.
Bu derste Prof. Dr. Kemal BUHARALIOĞLU’nun değindiği ana başlıklar ve genel ilkeler aşağıda sunulmuştur:
1. Anatomide sempati teriminin ilk kullanımına milattan sonra 2. yüzyılda Bergama’da doğan Galen’in çalışmalarında rastlarız. Sempati kişiler veya şeyler arasında yakınlık, karşılıklılık, paralel uyum veya etkide birlik anlamlarına gelmektedir.
2. Omuriliğin göğüs (torakal) ve bel (lomber) bölgelerinden çıkan sempatik sinirler nedeniyle sempatik sinir sistemi torakolumbar sistem adını da alır. Galen sempatik sinirlerin vücudun uzak kısımları arasında “sempati” sağlama işlevine sahip oldukları düşünmüş ve bu sinirlere sempatik sinirler adı verilmiştir.
3. Parasempatik sinir sisteminin liflerinin (en önemli siniri vagus; X. kraniyal sinir) gangliyon hücreleri hedef organlara çok yakındadır. "Para-" ön eki "yakın" anlamına gelir; gangliyonların hedef organlara çok yakın bir konumda bulunmasını ifade eder.
4. Periferal sinir sisteminin iki bileşeni olan otonomik ve somatik sinirler birbirinden farklı özelliklere sahiptir:
a) Otonomik (sempatik ve parasempatik) sinirler gangliyonlara ve pleksuslara sahip iken somatik sinirlerin yoktur.
b) İskelet kaslarına giden somatik (motor) sinirler miyelinli iken, postgangliyonik otonomik sinirler genellikle miyelinsizdir.
Bu farklılıklar somatik sinir sisteminin otonom sinir sisteminden çok daha hızlı tepki vermesini sağlar.
5. Antik döneme ait kavramlar kendisini anatomi, fizyoloji ve farmakoloji terimlerinde gösterebilir. Günümüzü geçmişe bakarak daha iyi anlayabiliriz.